TARİH VE GELECEK

TARİH VE GELECEK

 

 

TARİH VE GELECEK

  Hatırlayarak Var Olmak: 24 Aralık bize neyi hatırlatır?

24 Aralık Katolik ve Protestan dünyasında Noel kutlamalarının yapıldığı gündür.Peki, Türk tarihinde bize neyi hatırlatır 24 Aralık?

24 Aralık 1963 “Kanlı Noel”:

Kıbrıs’ta Rum milisler Türklerin evlerine saldırırlar ve 24 Aralık 1963’te Lefkoşa’nın Kumsal semtinde bulunan Türk subayı Doktor Nihat İlhan’ın eşi ve çocuklarının bulunduğu evi basarlar. Eşi Mürüvvet ve üç çocuğunu (Murat, Kutsi ve Hakan) banyo küvetinde kurşunlanarak öldürürler. Olayın fotoğrafı dünya basınına yansır. Bunun üzerine Türklere karşı katliamı durdurmak için Türk hava kuvvetleri Kıbrıs üzerinde uyarı uçuşları yapmaya başlar. Bu süreçte binlerce Türk adadan kaçmak zorunda kalır. Bu olay, başka faktörlerle birlikte öncelikle Kıbrıs Rumlarının Türkleri yıldırma ve adaya tek başına hakim olma arzusunun, yani aşırı milliyetçiliğin bir ürünüdür.

Günümüzde katliamın yapıldığı bu ev “Barbarlık Müzesi” adıyla müze haline getirilmiştir ve bu hazin olay anma etkinlikleriyle hafızalarda canlı tutulmaktadır. 

24 Aralık 1984 “Bulgaristan Türklerinin Totaliter Rejime ve Soykırıma Karşı Direnişini Anma Günü”:

Bulgaristan’da komünist Jivkov rejimi “Yeniden Doğuş Süreci” adıyla 23-24 Aralık gecesi Türklere karşı zorla isim değiştirme ve asimilasyon politikasını uygulamaya koyar. Kırcaali Hasköy bölgesindeki Türk köylerini asker ve tanklarla kuşatan komünist rejim Türklere “siz artık bundan sonra Bulgarsınız” diyerek onları yeni isimler almaya zorlar. Yaşadıkları büyük şokun etkisinde Türkler, 24 Aralık sabahının erken saatlerinde kadın-erkek-çocuk köy meydanlarına koşar. Direnmeye karar verirler. İlk direniş Sütkesiği köyünde gerçekleşir. Gösteriler büyüyerek devam eder. Bulgar milisler her türlü yıldırma, korkutma yolunu dener, ateş açar. Ölenler, tutuklananlar olur. Derken 26 Aralık günü Yoğurtçular (Mogilyane) köyünde Bulgar milislerin açtığı ateş sonucu 17 aylık Türkan isimli bebek de vurulur, ölür. İlerleyen günlerde tüm direnişler bastırılır, 1985 Ocak ayında Bulgaristan’ın kuzeydoğusundaki Türklere de aynı politika uygulanır. Zorla asimilasyon baskısı 1989’taki büyük sürgüne kadar devam eder. Türkler 5 yıl boyunca zorla yok edilmek istenen kimlikleri için mücadele ederler. Bulgaristan’da komünist rejim yıkıldıktan yıllar sonra, 11 Ocak 2012’de Bulgar Parlamentosu Türklere karşı uygulanan bu politikaları “etnik temizlik” olarak kınar.

Türkler, 24 Aralık direnişinin merkezi Sütkesiği köyünde bir anıt çeşme yaparlar. Barış güvercini motifli. Her yıl o anıtın önünde verdikleri mücadeleyi anar, şehitler için dua ederler.

Peki, bu günleri anmak, bir anma gününün olması neden önemlidir? Tarihi anma günleri modern dönemde toplumsal bilincin gelişmesi ve kolektif kimlik için önemli bir yapı taşı olarak görülür. Öyledir de.

Bu günler anılmazsa önce bu bölgelerde (Kıbrıs’ta veya Bulgaristan’da) yaşayan Türkler bu olayları ve bu süreçleri unutur. Türkiye’dekiler hiçbir zaman öğrenemez. Buna karşılık Kıbrıs’taki yeni Rum milliyetçileri “Kıbrıs’taki Türk aileyi yine Türkler öldürdü, bizim üstümüze attı” derler. Buna oradaki bazı Türkler de inanmaya başlar. Bulgaristan’daki yeni milliyetçiler ise Jivkov büyük bir milli kahramandır der, Türkler Bulgarları Osmanlı zamanında zorla Müslüman etti derler, oradaki Türkler arasında buna inananlar çıkar.

Böyle olursa ne olur peki? Mağdur mağdurluğunu unutur, fail gibi anlatılır dünyaya. Öte yandan, Türklerin kendilerine karşı katliamlar, soykırımlar yaptığını savunan çok sayıda topluluk anma günleri düzenlemeye devam ederler.

 

Türklere de bu günleri öğretirler, hatta ezberletirler. Türklerin de bir kısmı onlara katılır. Aynı kişiler Türklerin yaşadığı hiçbir mağduriyeti bilmezler.

Dün olduğu gibi bugün de Türkler dünyada fail, katil olarak lanse edilir. Sonra kendileri bile buna inanmaya başlar. Tarihini bilmeyen toplumların geleceği perişanlıktır… Gelen vurur, giden vurur.

24 Aralık şehitlerini, Türkan bebeği,  Murat’ı, Kutsi’yi, Hakan’ı ve anneleri Mürüvvet’i rahmetle anmak, Kıbrıs ve Bulgaristan Türklerinin etnik temizliğe/soykırıma karşı direnişlerini hatırlamak işte bu yüzden önemli.

Ama nefret söylemi üretmeden, gelecek için barış ve kardeşlik mesajları vererek. Tıpkı Sütkesiği köyünde her yıl yapılan anmalar gibi, güvercinler uçurarak...