Rize Fatihi Cafer Paşa ve Torunları

Rize Fatihi Cafer Paşa ve Torunları

Rize Fatihi Cafer Paşa ve Torunları

CAFER PAŞA: Bağdat Kazimiye Mahallesi 17 numaralı evde doğmuştur. Bu mahalle adını Hz. Ali’nin torunu Musa Kazımdan almıştır. Osmanlı Ordusuna nasıl girdiğini bilmiyoruz. Ordu kademesinde hızla yükselerek paşalık unvanını almıştır. 1461 yılında Trabzon’un fethinde Fatihin Bayraktarlığını yapmış, tarihe Rize Fatihi Gazi Cafer Paşa olarak geçmiştir.(1) . Fetihten sonra geri dönmeyerek (Bir diğer bilgiye göre gidip emekliye ayrılıp geri dönerek) Padişah tarafından kendisine verilen ferman ile Vakıf-ı Kebir ikamet yeri olarak gösterilmiştir. Bu yere Cafer’in eli denmiş daha sonra da kendi adını alarak Caferli Köyü olmuştur. O tarihlerde Vakfıkebir diye bir yerleşim yeri yoktur. Buranın ismi Fol veya Fol ağzı olarak geçmektedir. Fol ise Torul ilçesine bağlı bir köydür. Cafer Paşa aynı zamanda gazidir. Bir savaşta yaralanarak sağ ayağı ayak bileğinden aşağı kesilmiştir. Bundan dolayı torunlarına gazi- zadeler de denir.

Vakfıkebir’de iki tane oğlu vardır. Birisi Bayraktaroğlu Tahir Efendi olarak anılmış,(Babasının bayraktarlığından dolayı bu ismi almış) Tonya’daki torunları bu koldan gelmiştir. Bunlar soyadı kanunundan sonra Yıldız, Baki, Güner, Kadıoğlu, ilhan, İlan, Elgay Gümüşhane’ye gidenler ise PerktaşArıtan ve Gazioğlu soyadlarını almışlardır. Diğer oğlu ise Bayraktaroğlu Hacı Süleyman’dır. Vakıf-ı Kebirdeki Hacı Süleyman oğullarının dedesidir. Bunlar soyadı kanunundan sonra  Sağlam soyadını almışlar.Of ilçesinde ise Hacı Süleymanoğlu soy ismini taşıyan akrabalarımız vardır.

RİZE BÖLÜMÜ

Cafer Paşa Rize Fatihi olarak anılmış. Goloğlu Trabzon tarihi isimli kitabında(1) Fatih Rize’nin fethini Hızır Bey ile Cafer Paşaya verildiğini yazar. Rize’nin fethi M.1461 yılıdır. Yine aynı tarih kitabında , Cafer Paşanın mezarının kendi ismiyle anılan Rize Çayeli Cafer Paşa Köyü ve aynı adı taşıyan caminin avlusunda olduğu bilgisi ile anılan köye 05.12.2009 tarihinde gittim. Cami hakkında Rize tarihinde şu bilgiler geçiyor:” Rize Çayeli ilçesi Cafer Paşa Mahallesinde denize hâkim bir teras üzerinde eski bir mezarlığın yanında bulunan bu cami kitabesinden öğrendiğimize göre H.1261 (M.1845) ve 1908 yıllarında onarılmıştır. Bu arada kuzey tarafına da yeni bir bölüm eklenmiştir. Günümüzde bu bölümler Kuran kursu ve imam evi olarak kullanılmaktadır. Caminin ilk yapısı M.1467 yılına tarihlenmiştir. Cami moloz taştan kareye yakın dikdörtgen planlıdır ve üzeri kırma çatı ile örtülmüştür. İbadet mekânı yanlarda üçer, mihrap yönünde ikişer pencere ile aydınlatılmıştır. Yanındaki minaresi taş kaide üzerine yuvarlak yivli gövdeli ve tek şerefelidir. “

YINE CAFER PAŞA KÖYÜNDEN OLDUĞUNU SÖYLEYEN EĞITIMCI, HUKUKÇU, HALK KÜLTÜRÜ UZMANI, ARAŞTIRMACI-YAZAR: SÜLEYMAN KAZMAZ:

“ Biz Çayeli’nin Beyazsu köyündeniz. Asıl köken Cafer Paşa köyü. Bizim ecdadımızdan ismini tespit edebildiğimiz en eski şahıs Ahmet, Cafer Paşa ile birlikte Cafer Paşa köyüne gelmiş. Bunu dedemin dedesi Hacı Mustafa Efendi’nin el yazısıyla yazdığı bir Kur’anı Kerim’den öğreniyoruz. Bu Kur’anı Kerim’de Hacı Mustafa Efendi, Ahmet’ten sonra gelenleri yazar. Cafer Paşa, Cafer Paşa Köyü’nde bir cami yaptırdı, Ahmet’i de camiye imam olarak bıraktı. Bir süre orada kalan Ahmet, evinin sel yüzünden yıkılması üzerine Beyazsu Köyü’ne geldi. Babamın dedesi Hacı Osman Efendi oradan Çayeli’ne nakletti, Çayeli’nde tepede Harun Efendi’nin evini kasnak halinde alarak tamamladı, oraya yerleşti.”

Süleyman Kazmaz Bey ile 8.1.2010 tarihinde Ankara Kızılay da bulunan  iş yerinde yaptığım görüşme de yukarı bilgileri teyit edici görüşlerini aldım. Hatta Ahmet’ten sonra gelenlerin bilgisini de verdi. Bunlar: Ahmet-Mehmet-Hamza-Ali- Hacı Mustafa-Hacı Osman-Hacı Mustafa-Hacı Osman-Süleyman-Osman Cem.Cafer Paşanın torunlarının seceresi 20 .kuşaktan devam ediyor.

Cafer Paşa asker olduğu için devamlı ele gecen yerleri türkleştirme  ve iskan çalışmalarında bulunuyordu. Devamlı sefer halinde idi.Yine oradaki köylüler şunu anlatıyor.”Cafer Paşa gemi ile bu tarafa geldi ve fırtınaya tutuldu. Hiçbir yerde çapa tutturamadılar. Cafer Paşa çapa nerede tutarsa oraya bir cami yaptıracağım demiş. Çapa burada tutunca camiyi buraya yaptırmış. Hala bu mıntıkadan başka hiçbir yerde çapa tutturamazsınız “diye bana anlattılar. Bu bilgileri Süleyman Kazmaz Bey’de teyit etti.Süleyman Bey Efendi ile 27.05.2010 ile 30.05.2010 tarihlerinde Ankara’da görüştüm. Çok değerli bilgilerini aldım. Kendisi bir bilge kişi. Onunla sohbet etmek insanı engin bilgi denizlerine taşıyor.

Osmanlı Trabzonun Fethinden öncede karadenizde Çoruh nehri ağzında küçük bir donanma bulunduruyordu.Bu donanma ile kafkasyadan gelebilecek tehlikelere karşı önlem almış oluyordu. (2)

Yine Osmanlı tarihi araştırmacılarından aldığım bilgiye göre, Osmanlı devlet sisteminde askerin emekliliği diye bir kavram yoktur. Emeklilik ancak ölünce gerçekleşir. Bu gün emekliye ayrılırsınız (Buna bir nevi dinlenmede denilebilir) yarın gelen bir fermanla görevlendirildiğiniz yere gidersiniz.(3)

Bu caminin mezarlığında en eski tarihli iki mezar taşı vardır. Bunlardan caminin giriş kapısının yanındaki tarihi bir taş olup 20×20 cm ebadında, 120 cm boyunda olan bu taşın baş kısmı bir ilim adamını temsil etmektedir ve M.1717 tarihlidir. Hasan Paşazade Ahmet Hayli oğluna aittir. Taş iki satırlık bir beyitle işlenmiştir. Diğer mezar taşının baş kısmı serden geçtiyi temsil etmektedir. Bu taş Tekil oğlu Hasan’a aittir. M.1769 tarihlidir.

Cafer Paşa’nın Vakfıkebir’de nekadar kaldığı ve nerelere gittiğinin bilgisine haiz değiliz. Yanlız iki oğlunun Vakfıkebir’de kaldığını ve bizim onların torunları olduğunu biliyoruz. Bu bilgi elyazması bir Kuranı Kerimin arka sayfasında yazılı idi. 1830 yılına kadar bu kitap elimizde idi ve muhafazasını da Tonya’da ikamet eden büyük amca oğlumuz İsmail Efendi yapıyordu.( Kendisi vergi memuru- tahsidar idi). Bu tarihe kadar şecere işleniyordu. Bu tarihte Vakfıkebir’de ikamet eden Hacı Süleyman amcamızın torunlarından müftü lakaplı Hacı Süleyman adlı kişi amcaoğlumuzdan ödünç olarak kitabı istedi ve kendisine kitap verildi. Ne yazık ki kitabı bir daha geri alamadık. Bu kitapta Paşa dedemizin nereden geldiği ve onun bazı özellikleri yazılı idi. Bu özelliklerden bazıları şunlardır:

Cafer Paşa dedem zayıf bir vücuda sahipti. Yüzü esmerdi. Bu esmerlik hala bazı amcaoğullarımızda vardır. Bundan dolayı onların isimlerinin önüne kara kelimesi eklenmiştir. Kara Ali, Kara Ahmet, Kara Niyazi  Kara  Ahmet Hafız, gibi. Dedem Paşa olduğu için muharip özelliği daima öne çıkardı. Bu sülale ilmiye sınıfı ve askeri sınıf olarak iki kısma ayrılır. Askeri sınıfı Paşa Dedemin 13. kuşak torunu olan Efendi Mehmet amcam kolundan gelenler yürütür. İlmiye sınıfı ise diğer torunlarında görülür.

Müellifin Notu: Bu kitabı saklamadaki eksiğimiz şudur. Kitabın arkasındaki yazılar mutlaka çoğaltılmalı ve bütün kardeşlere dağıtılmalı idi. Ben biliyorum bize yeter denmemeliydi. Kitap elden çıkınca o zaman herkesin bildiği bilgiler yine yazılmadı. Muhakkak yazılmalı idi. Zamanla bu bilgiler unutuldu. İsimler yer değiştirdi. Aradan 170 yıl geçince bu bilgilerden bize kırıntılar kaldı.

KAYNAKÇA

1-Mahmut GOLOĞLU Trabzon tarihi, sayfa 155. Kalite Matbaası,1975-ANKARA

2-Dr.Fahrettin KIRZIOĞLU:Osmanlıların Kafkas-Ellerini Fethi (1451-1590) Türk Tarih Kurumu Basımevi ANKARA-1998

2-Zehra TOPAL. Osmanlı Arşivleri uzmanı. 1850 Vakfıkebir Öşür defteri müelifi.  1830 yılı Akcaabat – ilk nüfus sayımı defteri müelifi.