OSMANLI MECLİSİ VE DEMOKRASİ.

OSMANLI MECLİSİ VE DEMOKRASİ
1909’da Diyarbakır’dan Selanik’e gelen Ziya Gökalp 1910’dan itibaren Türkçülük görüşüne öncülük etmeye başlamıştı. Osmanlı Meclisinde harıl harıl tartışmaların yaşandığı bu dönemde aşağıdaki dörtlüğü yazdı:
“Bir ülke ki, toprağında başka elin gözü yok,
Her ferdinde mefkûre bir, lisan, adet, din birdir.
Meb’usanı temiz, orda Boşoların yeri yok,
Ey Türk oğlu, işte senin orasıdır vatanın.”
Peki, bu dörtlükte geçen Boşo Efendi kimdi? Ona karşı bu kızgınlığın nedeni neydi? Nitekim Talat Paşa da öldürülmeden kısa süre önce yazdığı anılarında Boşo Efendiden bahsetme gereği duymuştu. Talat Paşa şöyle söylüyordu:
“Rumların ünlü milletvekili Boşo Efendi`nin meclis kürsüsünden hepimizin yüzüne karşı söylediklerinden şu cümleyi unutamadım: ‘Ben’, diyordu Boşo Efendi, ‘Osmanlı Bankası kadar Osmanlıyım...’ Düşüncelerini böyle açıklayan adam meşrutiyetin getirdiği meclisin bir üyesi idi. Onu Kozmidiler,Vartakesler ve daha başkaları izledi ve İttihat ve Terakki`yi yerin dibine batırdılar konuşmalarında.”
Boşo Efendi (GeorgiosBousios) 1908 Jön Türk Devriminden sonra gerçekleşen seçimlerde Selanik Vilayetine bağlı Serfiçe’den milletvekili olarak seçilmişti. Osmanlı meclisine giren toplam 25 civarında Rum milletvekilinden biriydi. Meclise ayrıca 12 Ermeni, 5 Yahudi, 4 Bulgar, 3 Sırp ve 1 Ulah milletvekili seçilmişti. Mecliste ayrıca 60’a yakın Arap, 25 Arnavut, 6 Kürt kökenli vekil vardı. Toplam 281 milletvekilinin bulunduğu mecliste geri kalanlar Türk veya başka kökenlerden Müslümanlardan oluşmaktaydı. 1908 Devrimi öncesinde silahlı illegal komiteler, Devrimden sonra legal siyasi partiler kurmuşlardı. Örneğin Makedonya Devrimci Örgütünden iki parti doğmuştu: Federatif Halk Partisi, Bulgar Meşrutiyet Kulüpleri. Ermeni Taşnak ve Hınçak komiteleri de kendi adaylarıyla seçime girmişlerdi.
Dünya tarihinin belki de en çok etnili meclisiydi 1908-1912 Osmanlı Mebusan Meclisi. Uzlaşması en zor grupları, partileri barındırdığı gibi çözümü de en zor sorunlarla uğraşıyordu.
1909’da bir karşı darbe girişimiyle (31 Mart Vakası) bu meclis basıldı ve bazı milletvekilleri öldürüldü. Meclis Başkanı Ahmet Rıza Bey canını zor kurtardı. Darbeciler, yerine Arnavut milliyetçisi İsmail Kemal Bey’i meclis başkanı yaptılar. Nihayet Selanik’ten gelen Hareket Ordusu isyanı bastırdı.
Bu meclis 1912’ye kadar şiddetli tartışmalar arasında çok sayıda kanun çıkararak Osmanlı Devletinin o zamanki sorunlarına çözüm üretmeye çalıştı.
İttihatçıların Rum milletvekili Boşo Efendiye karşı kızgınlığı onun milliyetçi fikirlerini hiçbir otosansür uygulamadan söylemesinden kaynaklanmaktaydı. Mecliste yine Boşo Efendi “Osmanlı Devleti bizim anamız, Yunanistan ise bizim kardeşimizdir!” demişti. 1909’da milliyet temelli siyasi partilerin yasaklanması kanunu görüşülürken bu sefer Boşo Efendi “Zira ismimi değiştirmekle siz zannedersiniz ki Osmanlı olacağım, siz çok yanılıyorsunuz!” diyerek kanun tasarısına karşı çıkmıştı.
Dört yıl boyunca İttihatçılar ve bu siyasi gruplar mecliste müzakere ve mücadele içinde bulundular. Ama 1912’ye kadar dünya tarihine de güzel bir demokrasi örneği bıraktılar. Dünya tarihçiliği henüz bu meclisin hakkını teslim etmedi, ama bir gün edecektir…Sonradan İttihatçılar “sopalı seçimler” gibi baskıcı yöntemlerle bu siyasi grupları saf dışı bıraktılar.
İlginçtir ki bu meclisle çözemedikleri sorunları, sonradan kurdukları tek parti rejimiyle de çözemediler.